Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış.
Ama bu ülkede hukuk ve hakimler de varmış.
Törelere göre,bir vatandaş öldüğünde,şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış.Uzun uzun da yankılanırmış.
Eşraftan birisi ölürse çan iki defa,büyük bir devlet adamı ölürse üç defa çalınırmış.
Ya kral?
O öldüğünde çan dört defa çalınırmış.
Gel zaman, git zaman...Şehirde bir olay olur.İş mahkemeye intikal eder.Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün vatandaşlar bilmektedir.
Bir formalite olarak görülmesi ve sanığın beraati beklenen davadan süpriz bir karar çıkar.
Sanık para cezasına mahkum olmuştur.
Hakim sorar:
Bir diyeceğin var mı?
Sanığın cevabı:
Hayır!..
Mahkeme biter.Dinleyiciler dağılırlar.Kafalarda soru işaretleri...Kısa süre sonra dev çanın sesi duyulur.Acaba kim öldü?..
Eşraftan biri öldü.
Şehir çan sesi ile bir defa daha inler.
Büyük devlet adamı,acaba kim?..
Soruya cevap alamadan çan bir defa daha yeri,göğü inletir.
Herkes fir feryat:
Eyvah!.. Kralımız öldü!..
Ancak,törede görülüp işitilmemiş bir şekilde çan,beş ve altı defa daha çalınır,yer gök inler ve sesler kesilir.
Herkes çan görevlisine koşar,bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için.
Bir de bakarlar ki, çanı haksız yere mahkum edilen adam çalmaktadır.
Sorarlar:
Ne demek beş ve altı defa çan çalmak?
Kraldan daha büyük birisi mi öldü?
Cevap şaşırtıcı olduğu kadar anlamlıdır da:
Evet... Adalet öldü...
25 Mart 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder